‘’Yok, o geceden beri bir rahatladım ama içim de sanki daha tam soğumadı. Anlamıyom, öfkem öylece alaftan top gibi duruyomuş içimde. Acık soğudu. Amma bazı bazı yine fena oluyom. O geceden beridir bir şey yapıştı. Kafam durmuyo, ha bire çalışıyo. Kafam beynim hep uyanık. ‘’Arada sus kız,’’ diyom. Ne bileyim, ben kadınsam kafamın içi de kadındır herhalde diye öyle söylüyom. Gözleri cin gibi açık bir kadın.’’
Bir pavyonda tuvaletçilik yapan Ayten, kurulduğu makamında birer birer anlatıyor. Buraya nasıl ‘’düştüğünden’’, onu terk eden kocasından, kederinden, hevesinden, çok sevdiği pavyonda çalışan diğer ahbaplarından ama en çok da öfkesinden. Geçmişte tanımlayamadığı, anlamına parça parça ulaştığı o öfke bir gün tuvaletin buzlu camı gibi kırıldığında, bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmuyor.